İzmir’in Torbalı ilçesinde günlük yayın yapan Büyük Torbalı Gazetesi’nde 20.11.2008 tarihinde Kelepir Kahve Evi Satranç Turnuvası ile ilgili Psikodramatist Nurdan Yoldaş‘ın köşe yazısı ;
HER şey göründüğü kadar kolay değildir. Bir şeyi beğenmiyorsak yerine daha iyiyi önerebilmeliyiz. Toplumumuzda genç insanların yaptığı olumsuz davranışları eleştirmeyen onları saygısızlıkla suçlamayan yok gibidir. Peki gençler bu tutumu geliştirmeyi nerden öğrendi? Bunu sorgulamayı ise pek az ele alırız. Genel olarak olumsuz bir tutum karşısında kınama, azarlama, haddini bildirme yolunda birbirimize telkinde bulunuruz.
Oysa çocuklar, gençler fırsat verildiğinde ve altını çizerek belirtmek isterim ki model aldıkları büyüklerinden destek gördüklerinde olumlu yanlarını daha çok ortaya koymaktadırlar. Olumsuz tutumlarını öne çıkardığımız çocuklarımızın takdir edilecek davranışlarını ne kadar vurguluyor, ne kadar onları destekliyoruz bunu da sorgulamak gereklidir. Çünkü hangi davranışlarının doğru-yanlış olduğunu da bizden öğreniyorlar.
Aslında biz yetişkinler de çocuk ve gençleri izlerken unuttuğumuz ya da bilmediğimiz birçok şeyi onlardan öğreniyoruz. Çünkü insan ilişkilerindeki etkileşimin gelişime katkısını başka öğelerle gidermek mümkün olsa bile yeterli ve doyurucu olmayacaktır. Bu konuda geçmişte yaşanan bir örneği konumuzla ilgisi açısından önemsiyorum. 1997 yılında teknolojinin ne kadar geliştiğini göstermek için IBM, Deep Blue isimli bir bilgisayar üreterek Garry Kasparov ile bir karşılaşma ayarlar. İlk maçta yenilen Deep Blue geliştirilerek Deeper Blue adı verilir. İkinci maçta Deeper Blue Kasparovu beraberliğe zorlamayı başarır ancak yenemez. Tüm dünyanın izlediği bu olayın sonunda; 1963 doğumlu, 16 yıl üst üste dünya birinciliğini kaptırmamış olan, satranç dehası Kasparov insan ile oynamanın keyfini bulama-dığını söylemiştir. Günümüzde Kasparov amatör veya prefosyonel tüm insanların öğrenebilmesi için satranç hakkında bilgilerini paylaştığı kitaplar yazmaktadır. Yani insandan insana bir uzanış.
Satranç, diğer spor dalları gibi insanların birbirleri ile yarıştığı, birlikte eğlendiği ve etkileşim içinde oldukları bir faaliyet. Beyin jimlastiği için en yararlı faaliyet olması nedeniyle oldukça yaygındır. Ben bu oyunun, refleks, karar verme yeteneği ve verilen kararların sonucunu kabullenebilme konularında da alıştırma niteliği taşıdığını düşünürüm. Tüm dünyada Uluslar arası Satranç Federasyonu (FIDE) tarafından düzenlenen kurallara göre oynanmaktadır.
16 Kasım 2008’de Kelepir Kahve Evi tarafından düzenlenen yetişkin ve gençlerin birlikte olabildiği bir satranç turnuvası yapıldı. Şimdiye kadar Torbalı’da satranç, okullarda, öğrenciler arasında düzenlenen yarışmalar biçiminde vardı. İlk kez geniş katılımlı bir turnuva niteliğinde organize edildi. Bazıları için sıradan bir etkinliktir belki.
Bazıları için Torbalı’da ilk kez bir satranç turnuvası yapılması açısından önemlidir. Düzenleyenler için iyi bir organizasyon gerçekleştirmenin ve nitelikli bir kültür etkinliği başarmanın gururudur. Katılımcılar için ayrı bir anlam taşımaktadır mutlaka.
Benim için ise; çocuk ve gençlerin yetişkinlerle birlikteliğinde ortaya çıkan önemli etkileşimlerin yaşanabildiği özel bir buluşma zemini oldu.
Çocuklar yetişkinlerden çekinmiyorlardı ama yetişkinler çocuklarla birlikte oynamaya itiraz ettiler başlangıçta. Türkiye Satranç Federasyonu Milli Hakemi Abdullah Arık; turnuvalardaki bu karma yapının “tecrübelerin aktarılması açısından alınmış gerekli bir kural” olduğu açıklamasını yaptı. Bu konuda yalnız çocuklar değil yetişkinlerde tecrübe edindiler.
Sonuçta bir spor karşılaşmasında küçükleri hafife almamak gerektiğini deneyimlemiş oldular çünkü dokuz madalya vardı ve madalya alanlardan yalnız birisi yetişkindi.
Turnuva boyunca tüm rakiplerin birbirlerine başarılar dilemesi ve tur sonunda birbirlerini kutlaması başlarda kural gereği yapılan sonlara doğru ise içtenlikle paylaşılan bir diyalogdu.
Tur aralarında dikkat çeken bir tutum da; çocuk sporculardan birinin daha az deneyimi olan iki sporcuya başarı için gerekli gördüğü ipuçlarını öğretmesiydi.
Oysa sonraki tur sıralamasında karşı karşıya gelebilirdi onlarla. Kabul edelim ki, rakibi olabilecek birilerine samimiyetle püf noktalarını öğretmek biz yetişkinlerin pek de yapmadığımız bir davranıştır.
Fırın işçisinden öğrenciye, esnaftan maliyeciye, öğret-menden bankacıya farklı mesleklerden insanların yer alması da kaynaşma açısından ilginç bir durumdu. Yakın arkadaş olanlar, sıkı rakip olanlar, kardeş olanlar vardı. Anne kız olduğunu öğrendiğimiz iki yarışmacının 4. tur-da rakip olması ve berabere kalmaları da sürpriz bir du-rumdu.
İlginç bir durum da; “tüm madalyaları çocuklar aldı sonrası madalya töreni. Haydi gidelim” diyen yetişkini yanındakilerin red etmesiydi. “Çocuklara ayıp olur. Alın-larının akıyla hak ettiler. Alkışlayalım” diyorlardı. Hatta bazılarını kutlarken, konuşurken sevgiyle omuzlarına ellerini koyuyor, sırtlarına dostça dokunuyorlardı.
Genel olarak çocuklar ve gençler olumlu davranışlarını destekleyen, onlara model olan büyüklerinden çok etki-leniyorlar deriz ya; bu anlamda da çok özel bir etkinlik ol-duğunu düşünüyorum.
Yalnız ebeveynler değil, tatil günü olmasına karşın bazı öğretmenlerde kendi öğrencilerine başarı dileyip, kazanamadıkları durumda destek oldular.
Heyecanlarını, sevinçlerini paylaşmaktan keyif aldığım bu insanların her birinin yenilgiyi de kabullenebilecek olgunlukta davranmasına tanık olmakta anlamlıydı.
Yetişkinlerle çocuk ve gençlerin bir arada güzel çalış-malar yapmasının herkese ve toplumun bütününe olumlu yansımaları olacağından eminim.
Kaynak :Büyük Torbalı Gazetesi